Merhaba sevgili okuyucu!
Bugünkü yazımda sizlere Marmara Çizgi tarafından yayımlanmış olan Moon Knight serisinin ilk cildi olacak. Cilt 2016 yılında yayınlanmış olan Moon Knight #1-5 içeriyor, hikaye Jeff Lemire tarafından yazılmış ve tek kelime ile büyüleyici. Hikayenin çok yönlülüğü ve anlatım biçimi gerçekten diğer zamane çizgi romanları ile karşılaştırılınca açık fark ile öne çıkıyor. Aynı zamanda Moon Knight gibi bir karakter ile bu maceraları gözlemlemek çok daha farklı bir bakış açısı olmuş.
Bu cilt başı ve sonu itibari ile hiçbir zaman çizgisini bozmuyor ve gizem algısını hep yukarıda tutuyor, bu Marmara Çizgi tarafından yayınlanmış başka bir çizgi romandan hatırladığım bir şeydi Mister Miracle tabii ki. Her sayfayı çevirdiğimde bir sonraki olayı merakla bekledim, ana kahramanımız gibi gerçek ile hayali birbirinden ayırt etmeye çalıştım ve gerçekten tatmin edici bir serüvendi. İkinci cildini daha okumadım ancak umarım bu tempoyu ayakta tutabilen bir hikayeyi okuruz.
Buradan Sonrası Spoiler ve Kişisel Görüş İçermektedir!
Çizgi roman boyunca akli dengesi yerinde olmayan bir karakterin dünyasını görmek, bu dünya ile kendi normal dünyamızın arasındaki bağlantıları görmek çok güzel ve etkileyici bir anlatım metodu olmuş. Moon Knight karakteri her zaman akli sıkıntılar çekmiş bir karakterdi, gerekse çoklu kişiliği ve ikili yaşam tarzından Moon Knight'ın kişisel çatışmaları daha hararetli geçtiğini burda görmüş olduk. Hastanede ki güvenliklerin, doktorun ve polisin mısır mitolojisindeki karşılıklarını görmesi gerçekten çok etkileyiciydi. Daha da ilginç ve güzel olan ise bunu maske takılı iken yapabilmesi, yani maskenin ona verdiği görüş olmadan, Moon Knight kimliğine bürünmeden onları sadece bir insan olarak görmesiydi.
Bütün bu deliliğin ardında ise kişisel sorunlarının yanı sıra ruhunu adadığı ve inandığı tanrının Khonshu'nu ihaneti ve zihnini ele geçirme çabası Moon Knight'ın gerçeklik algısının daha da bozulmasına yol açıyor. Neyse ki her süper kahramanın yapması gerektiği gibi o da pes etmeden, boyunduruğa girmeden kendini özgür kılacağına inanarak piramitin tepesinden aşağı atlıyor. Bu da onun ölmesine yol açıyor, ancak kendi rüyanında ölürseniz ne olur?
Gerçeklikte uyanırsınız tabii. Yani en azından şu an öyle sanıyoruz. Sayfaları çevirdikçe heyecanımızı arttıran bu ilginç hikaye kahramanımızın yatağında hışımla uyanışı ile son buluyor. Yanında Marlene, New York'da bir gökdelen odasında. Ve kendisine söylenilen ad ise Steven Grant yani Moon Knight'ın bir diğer adı. Devamında neler olacağı ise cilt 2'nin konusu oluyor.
Bütün bunlar dahilinde Moon Knight güzel anlatımı ve yorumları ile kalbimde çok güzel bir yere sahip oluyor. Hikaye ve anlatım bakımından farkını gösteren, güzelliğini kanıtlayan çizgi romanların hastasıyız, bu kesin.
Küçük bir duyuru ile bu yazımı sonlandırmak isterim; İnstagram adlı sosyal medya kuruluşunda artık bizim de bir sayfamız bulunmakta kullanıcı adımız ise @cizgi_romanalemi. Bu yazımızı orda bulunan sevgili takipçilerimiz seçtiler, her hafta belli olmayan günlerde sizlerin istek ve ilgilerine göre yazılar yayınlamaya karar verdik. Sizler de bizi İnstagram'da takip edip anketlere katılarak bir sonraki yazının konusunu seçebilirsiniz.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, esenlikler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder